Tip:
Highlight text to annotate it
X
Geçen hafta Shameless'da neler oldu pek bilmiyorum.
Öğrenirseniz bana da haber verin.
Döndüm.
Mandy, Lip'le görüştüğünüzü biliyorum...
...ama ona da dediğim gibi bence bu harika bir şey.
Karen'ın şehirde olduğunu biliyordun, değil mi?
Burada olmam hoşuna gitmiyorsa söyle.
Burada olman hiç hoşuma gitmiyor.
- Ne istiyorsun? - Elbiselerini çıkart.
Tesisatçı çırağı... Yapabilirim sanırım.
- Hiç deneyimin var mı? - Bizim tuvaleti onarmıştım.
İki vida sıkmıştın sadece. Bak, burada güzel bir tane var.
Kahvecide espresso uzmanı.
Jimmy! Tıptan Andy.
Adam Britt'i, Nick Stathis'i, Mark'ı hatırlıyor musun?
Yarın akşam birlikte bir şeyler yiyecektik.
Sen de gel istersen.
İçindeki ibneyi sikip atacak evlat.
Ve sen de paşa paşa izleyeceksin.
Karen?
Eve Hymie'yle beraber olabilmek için döndüğünü söylemiştin...
...ama Wonglar'a gelip Hymie'yi almalarını söylemişsin.
En sağlamlarından al, hem öne hem de arkaya. Frank artık buraya adımını atamaz.
Frank, ben Chris. Destekçim olur musun?
Önceki destekçim pılını pırtısını toplayıp gitti.
- Ne yani, seninle birlikte mi yaşıyordu? - Evet.
Öyleyse kusuruma bakma, kendimi düzgünce tanıtayım.
Frank Gallagher.
İyi geceler, Frank.
İyi geceler, Christopher.
Sade Vatandaş Frank Çeviri: eray.gns & lvnt.gns
Nasıl olmuş?
Uyuşturuculu seks partisi için mükemmel, ofise gitmez.
- En iyi elbisem bu. - Elbette, biliyorum.
Güzel değil demedim zaten.
Ofise giderken giyilmez dedim sadece.
Uyuşturuculu seks partisi dedin.
- İyi misin? - Bir şeyim yok, biraz yorgunum sadece.
- Pek iyi uyuyamadım. - Bir ara kestirirsin.
Kestirmeler çocuklar ve üniversite öğrencileri içindir.
İşe gitmem lazım.
- Cidden giyilmez mi şimdi? - Adım gibi eminim.
Onlardan fazla var mı?
- Geç kalacaksın! - Giyecek bir şeyim yok.
Gidip V'nin neleri var bir bakacağım.
Yeni işin striptiz kulübünde falan mı?
- Ay ne güldüm ne güldüm. - Şaka yapmıyordum.
Ofisin tekinde geçici olarak çalışacağım yani ne kadar orada kalacağım meçhul.
Yemek konusunda Jimmy'e yardımcı olmanızı...
...ve ev ödevlerinizi yapıp evi yakmamaya çalışmanızı istiyorum.
Çok çabalıyor.
Bizi anası babası çalışan yalnız çocuklara çevirdiği için suçluluk duyuyor.
O ne demek öyle?
Selam?
Birkaç parça bir şeyim burada kalmış.
Hemen okula çekip gitsem yanlış mı olur?
Görüşürüz.
Pekâlâ öyleyse.
- Komik olan nedir? - Garfield.
Hep öylesine aç ki...
Sen ne okuyorsun?
Ev arkadaşlığı haklarının...
...yeterli olmadığını savunan birkaç nonoşun söyledikleri şeyler işte.
Nonoş deyince kızıyorlar, Frank.
İnsanları oldukları şekilde çağırmak ne şimdi...
...ne de ileriki bir zamanda kimseleri kızdırmamalı.
Yüce tanrım!
- Bir şeyin yok ya? - Yok, yok!
Fakirin tekiyim ama nasıl olduysa Kralların hastalığına yakalanmışım.
Belsoğukluğu mu?
Krallar fahişeleri siker mi sanıyorsun!?
Bir taşakları bakirelerde öteki de yeğenleri.
Kralların hastalığı guttur.
Ayak başparmağım artık hiçbir saksonun çare olamayacağı...
...senelerce el değmemiş taşak gibi morardı.
Şöyle sağlamlarından ağrı kesicin falan var mı?
Maalesef ama doktorumu arayıp seni araya sıkıştırabilecek mi sorabilirim.
Çok süper bir doktordur. Koreli. Küçücük parmakları var.
Yok, sağ olasın. Doktor dediklerin sahtekârın önde gidenleri, hele de Koreli olanları.
Köpeklerden sosis yapan bir kültüre asla güvenmeyeceksin.
Frank, bu dediğinin ırkçı bir söylem olduğuna eminim.
Doğuları söylemek ırkçılık değildir.
Bağımlılık günlüğüne yaz bunu.
Dur biraz, sen belediye için çalışıyordun.
- Evet. - Ve biz de birlikte yaşıyoruz.
Benim için yemek yapıyorsun, temizliyorsun, alışveriş yapıyorsun.
Bunlar bizi aile yapar yahu.
Frank, çok duygulandım.
"Ev arkadaşlığı haklarına" uygunuz yani.
Senin sigortanla şu küçük parmaklı kadın doktora bedava görünebilirim.
Hayır. Olmaz, olmaz.
- O yasa bizim için geçerli değil. - Neden değilmiş?
Heteroseksüel yatkınlığımız neden bizim olanı alma konusunda bize engel olsun ki?
Resmen heterofobi bu ve böyle bir şeye asla göz yumamam.
Yumamaz mısın?
Ağlamayan bebeğe meme vermezler.
Yaz bunu, Christopher.
- Söylediklerinde ciddi miydin? - Hayır.
Ne kadarında ciddiydin peki?
Bilmiyorum... Yani bir kısmında ciddiydim.
Öncesinde oturup konuşabileceğimiz...
...şeyler olduğuna inanıyorum ama genel olarak...
- Götlük mü ettin? - Öyle ifade etmezdim belki ama...
Neden Karen Jackson'ın facebook sayfasında resimlerin var?
Zerre fikrim yok.
İkinizin arasında bir şeyler varsa eğer...
Mandy, facebook'a falan girmiyorum bile, tamam mı?
Kimin köpeği ölmüş yahut kim McDonald's'a giriş yapmış zerre sikimde değil.
Ne idüğü belirsiz, insanları elinde oynatmayı seven yosmanın teki o.
Arkadaşlığınıza bir son vermelisin.
Ayrıca MIT'den mezun bir temsilciyle bugün öğleden sonra görüşmen var.
3:30'da burada.
- Ne? - Güzel bir şey.
İlk turu geçtiğin anlamına geliyor.
Evet. Hayır! Onu anladım zaten.
Ama MIT'e hiç başvurmamıştım ki!
Hayır, başvurdun. Ayrıca Carnegie Mellon'a...
...Northwestern'e, Columbia'ya, Stanford'a ve Penn'e de başvurdun.
Haydi, geç kalmak istemiyorum.
Oha dur bakalım, bekle biraz!
Tüm bu okullara adıma başvuru mu yaptın?
Ne olur ne olmaz diye birkaç tane de bankoya başvurdum.
Hayır, hayır. Dur bakalım.
Harikaymış. Nereden aldın?
Seksi kütüphaneci zamazingosunu yapardım bir aralar...
Gözlükler, topuz, ne ararsan.
Çorap da giy ama. O ofislerde klima çalışıyordur.
Salla, sıcak kanlıyımdır ben. Bir şey olmaz.
Kev, siz erkeklerin de muayen günü oluyor mu?
Ayda bir taşaklarımdan kan gelip gelmediğini mi soruyorsun?
Sizde de bir takım, ne bileyim, hormonal bokluk falan oluyor mu?
- Hayır. - Evet, oluyor.
- Olmuyor be! - Geçen akşam yok yere...
...televizyon kumandasını kırdığını hatırlıyor musun?
Çalışmıyordu düğmelerini siktiğimin şeyi! Çok mantıklı bir nedenden kırdım.
Biz duygusallaşıyoruz, erkeklerse asabileşiyor.
Jimmy'nin tam olarak asabileştiğini de söyleyemeyiz.
- Çok sessiz. - Hay böyle işin, dur.
Tam o noktada biraz durabilir miyiz.
Biz azıcık sessizleşince hemen ilişkimize dair bir şeyler olduğunu düşünüyorsunuz.
Oysaki aklımızdan "Acaba evde yiyecek peynir kalmış mıdır?" dan başka bir şey geçmiyor.
- Yani sizi gözümüzde mi büyütüyoruz? - Hayır, hayır tabii ki de.
Bizi hakkınızda olduğumuzdan daha meraklı bir hale getiriyorsunuz.
Sen onu boşver.
Küçük ve savunmasız bir haldeyken çükünün yarısını kopardılar diye kızgın sadece.
V, gene başlama şimdi!
Neden bahsediyorsunuz?
Bebeği sünnet ettirelim mi ettirmeyelim mi onu.
- Sen... Dur biraz, annen yoksa... - Hayır, kimsenin hamile olduğu yok.
Hem birileri hamile kalsa bile erkek olacağının da bir garantisi yok.
- Ama erkek olursa... - Erkek olursa...
...sünnet ettirmelisiniz.
Hiç sünnetsiz şey gördün mü sen?
Altında neler olup bittiğini bilemiyorsun.
Hani o taraflara inesi gelmiyor insanın hiç.
Oğlunun bundan mahrum kalmasını istemezsin, değil mi?
Çok sağ ol!
Olmadı mı? Hay dilimi... Özür dilerim.
Takım için teşekkür ederim. Hemem kaçmam lazım.
Güle güle, seni seviyorum. Gidelim bakalım.
- Günaydın. - Günaydın Jody.
Fiona Liam'a bugün sizin bakacağınızı söylemişti.
Benim işe gitmem lazım ama Sheila için iyi olur bu.
Sheila, Debbie geldi.
Gitmem lazım tatlım. Haydi sen de kalk.
Kalkmak çok iyi bir başlangıçtır.
Ben... Gitmem lazım.
- Sheila, iyi misin? - İyiyim.
Elbette iyiyim.
Fiona bugün Liam'a senin bakacağını söylemişti.
Evet, olur tabii.
Etrafta bir bebek olması güzel bir şey.
Günaydın anne.
- Selam, Karen. - Sana da.
Kahvaltı ettin mi?
Baksana usta. Koyu bir cappuccino istemiştim.
Bu pek de koyu olmamış.
Ha sen güneşte bırakılmış ilik koyuluğunda bir şeyler istiyorsun sanırım?
Çünkü o iliğin geldiği yerde su da vardır, kırınca kan da akar genelde.
Şaka mısın lan sen?
Yok sana demedim abi. Kusura bakma.
Kahvecide çalışan eleman dikleniyor da, bekle az.
Dostum bak, bir bardak kahveye iki litre benzin parası ödeyince...
...karşıma tam istediğim gibi bir şey gelsin isterim.
Yeniden yap ve yaş çimento gibi koyu olsun, gerekirse taş gibi olsun hatta tamam mı?
- Hemen işe koyul. - Çok özür dilerim efendim.
Derhal ilgileneceğiz.
Yeniden yap.
Cidden anlamıyorum. Yani şimdi...
- ...neden bu konuyu dert ettiğimi bilmiyorsun öyle mi? - Hayır.
- Cidden mi? - Evet.
Ian, sen anlayabiliyor musun?
Beni karıştırmayın.
Neden böyle götlük yapıyorsun ki şimdi?
Başvuru belgeleri 90'ar sayfaydı.
Hepsini dolduracağım diye götümden kan geldi.
Siktir ol uzaklaş buradan.
- Vay canına, sen... - Ne? Ben ne?
Annem değilsin tamam mı!?
Kimle görüştüğüme yahut kimin facebook'unda resmimin olduğuna karışamazsın.
Hele ki üniversiteye gidip gitmeyeceğim konusuysa bir sik bile ilgilendirmiyor seni.
Sence haklı mı? Erkek kimisi asla haklı değildir.
Bu yüzden de kadınlar yaratılmıştır.
Siz göt heriflerin yerine düşünebilelim diye.
Yani Mickey'e baksana mesela, hamile bıraktığı yosmanın tekiyle evleniyor.
Ne?
Erkekler aciz ve aptallar. İyi olanları bile böyle.
Hatta özellikle iyi dediklerin böyleler.
Lip'in hayatını Mickey gibi sikip atışını izlemeye hiç niyetim yok.
Sheila, sana tarçınlı tost ve kahve yaptım.
Mutsuz olduğumda tarçınlı tost ve kahve her zaman moralimi yerine getirmiştir benim.
Doğrulup iki lokma alsan yetecek.
Haydi ama Sheila.
Doğrul. Bak göreceksin kendini çok daha iyi hissedeceksin.
Geçici personel sen misin?
Evet, selamlar. Benim. Fiona Gallagher.
Tanıştığımıza memnun oldum Fiona. Ben Connie.
Burada birbirimize isimlerimizle hitap ederiz.
Aile şirketi olduğundan herkes birbiriyle epey içli dışlıdır.
- Pekâlâ öyleyse, harika. Teşekkür ederim. - Beni izle.
Maria'nın yerine bakacaksın.
Şirketimizin pazarlama bölümünün telefonda çalışan personellerinden biri.
Geçen hafta cuma günü ağrıları vardı ama "günü" de değildi.
Göz ardı etmemesi gerektiğini söyledim ama dinledi mi peki?
Apandist. Ucu ucuna yetişti hastaneye.
Vardığında patlamak üzereymiş. Patlasa neler olacaktı kim bilir.
Vay canına, gerçekten de...
Öyle. O yüzden sol tarafına ağrı falan girerse ve günün de gelmemişse...
...sallamaman lazım yoksa tanrı korusun ölebilirsin bile.
- Öğrendiğim iyi oldu. - Değil mi ama kuzum?
Çantanı şuraya bırakabilirsin, sana etrafı gezdireyim.
- Peki. - Şurası fotokopi odası...
...depo, mutfak, koşu bandı, su soğutucu.
Bu da dolap. Yoğurt hariç üstünde etiket olan her şey başkasının demektir.
Herkes hep diyette olduğunu bildiğinden Margie yoğurtlarını asla etiketlemez.
Yani sen her halükârda...
Yoğurttan uzak dur. Tamamdır.
Masadaki çörekler herkesin elbette.
Herkesin derken yani bedava öyle mi?
Hepimiz sırayla getiriyoruz...
...ama geçici personel olduğundan bunları düşünmeden yiyebilirsin.
Tuvalet burası, kadınlar tuvaleti de şurada.
Hazır olunca şu listeden kişileri arayacak...
...ve burada yazanları okuyacaksın.
Çok basit bir şey. Buradan başlayacaksın.
Bunu söylerlerse sen de şunu söyleyeceksin.
Olur da bunu derlerse de bunu diyeceksin.
Anladın sanırım?
Uzun bir süredir siparişte bulunmamış müşterilerimizi arayacaksın.
Eğer ikna edebilirsen de derhal şu tuşa basarak satış departmanına aktaracaksın.
Gerisini onlar halledecek.
Yani özetle ben kaldırıyorum, boşaltımı onlar yapıyorlar?
Özür dilerim, şey... Bir sürü erkek kardeşim var da.
Pekâlâ öyleyse.
Herhangi bir şey sormak istersen hemen şurada olacağım.
Ne demek bir yıl birlikte yaşadık mı? Ne saçma bir kural o öyle?!
Bu kurala bizler kanun diyoruz.
Madem öyle işe bakın ki ben de yanılmışım...
...Christopher'la ikimiz bir yıldır, hatta daha da uzun bir süredir birlikte yaşıyoruz.
Efendim açıklamama izin verirseniz...
Sırf adım faturalarda geçmiyor diye...
...en basit medeni haklarımı dahi yok sayamazsınız.
Efendim, size zorunlu olduğumuz bir durumu...
Ev arkadaşım bu şehir için neredeyse on yıldır köpek öldürüyor.
- Köpek mi öldürüyorsunuz? - Kontrol altında tutma.
Haklarımı bal gibi de biliyorum.
Efendim, maddi ve manevi olarak...
...bir yılın üzerinde olmak şartıyla birbirinize karşı...
...bağlılığınızı ispatlayan bir şeyler göstermezseniz...
...sizlere "ev arkadaşlığı" statüsü veremem.
- Ortak kira belgeleriyle onay-- - Haklarımı biliyorum ben.
Her gün sizin gibi böyle boklar saçmalayan bir ton insan görüyorum ben be!
"Sizin gibi insanlar" mı? Ne demek "Sizin gibi insanlar"?
- Ha yok, bizi çok yanlış değerlendirmişsin. - Ne gibi yanlış değerlendirmişim?
İçi boş homofobi dolu laflarınla öyle itip kakabileceğin kişilerden değiliz biz.
Nereye gittiğini sanıyorsun? Hâlâ konuşuyoruz burada!
Mola veriyorum.
Bu da benim medeni hakkım.
Senin amına... Gidelim.
Merhabalar bendeniz Fiona, Worldwide Cup'dan arıyorum.
Bir süredir sipariş vermediğinizi fark ettik.
İsterseniz sizi satış departmanımıza yönlen--
İstemiyorsunuz öyle mi? İlginç.
Gerçekten de çok boktan bir durummuş.
Evet, elbette ki hayır, sizi anlıyorum.
Bir ara bize de öyle kılıksız bir postacı dadanmıştı.
Ne zaman bir şey getirse sanki eroin tarlasından geçmiş gibi geliyordu.
Yani burama kadar geldi, en son posta şirketini arayıp...
...bizim evi elemanın baktığı bölgeden çıkarttırdım.
Şimdiyse çok harika bir hanım, Josephine, bakıyor.
Arayıp şikayet ederseniz eminim başkasını yollarlar.
Her halükârda haber verseniz iyi edersiniz.
Harika. Evet, hemen aktarıyorum.
İyi şanslar.
Selam. Çok kaba bir postacıları varmış o yüzden de...
Duydum. Ama yani... Onlar bunu söylerlerse sen de bunu söyle.
Bunu söyleylerse bunu.
- Metne sadık kal. - Tamamdır.
Özür dilerim. Bir daha olmaz.
Peki.
Alo?
Ne?
Evet, Debbie bugün biraz keyifsiz.
Teşekkür ederim.
Hazır mısın?
Evet ama pek sevdiğim bir tarz değil bu.
- Çok güçsüz görünüyorum. - Hasta pornosu çekiyoruz tatlım.
- Güçsüz görünmen lazım. - Şişman da görünmem lazım mı?
Öf be karı gibi başımın etini yedin.
Belki de küçük ve savunmasızken...
...birileri bir taraflarını biçtiği için böyle olmuştur?
Bu hasta olayını yapmak istemiyorum.
Çocukların ne kadar masraflı olduklarını biliyor musun Kev?
Sike sike katlanacaksın.
Selam, Fi.
Bize uğrayıp Debbie'yi bir kontrol edebilir misin?
Cidden hasta mı yoksa okulu mu asıyor bilemedim.
Tamamdır, gidip bir bakayım.
Ama karşılığında sen de www.kesipatmayın.org sitesine bakacaksın.
- Ne? - Çok ciddiyim, Fiona.
Siteye gir de bak bakalım "Oğlunun bundan mahrum kalmasını...
...istemezsin değil mi?" lafının arkasında durabiliyor musun?
Sakın bakma Fiona.
Kesipatmayın.org, söz ver. Söz ver!
- Peki, peki, peki gireceğim. - Haydi görüşürüz.
Bu ne be!
Merhabalar, bendeniz Fiona. Worldwide Cup'dan arıyorum.
Daha iyi bir Chicago için Paul Lashment'e oy verin.
Umarım bana oy verirsiniz.
Tanıştığımıza memnun oldum.
Bebeği bir saniye susturamaz mısın?
İstersen bebeği götüne sokayım bakalım işe yarayacak mı?
Büyüklerine saygı göstermeyi öğrenmen lazım.
Böyle am beyinli olmamayı öğrenmen lazım.
Chicago'yu yoluna sokacak bir planım var.
Bak şuraya az.
Beni duyduğunu biliyorum, Bay OyunuzuBanaVerin!
Şehrin ne sorunu var biliyor musun? Nesi bozuk öğrenmek istiyor musun?
Karımla üç haftalık bir çıkma faslının ardından evlendik...
...ve kadın bipolar hastası bir uyuşturucu bağımlısı çıktı-- Bekle.
Altı çocuğu başıma bırakarak çekip gitti...
...ama öte yandan ev arkadaşım Bay Christopher'sa...
...tamamen arınmış ve ayık bir halde...
...ülkesinin çalışan bir bireyi.
Bence kendisi, çocuklarını terk edip giden bir kadınla...
...aynı haklara sahip olmayı hak ediyor.
Çok teşekkür ederim beyefendi. Durumunuzu değerlendireceğim.
Sakın bana sırt çevirme!
- Endişelenmeyin siz. - Bu ülkenin bir vatandaşıyım ben!
Bu şehirde yaşıyorum.
Ev arkadaşım bu şehir için çalışıyor.
Sırf evli değiliz diye, ki ekleyeyim hukuken böyle bir özgürlüğümüz de yok...
...sağlık sigortasından faydalanamıyorum.
Bu da otomatik olarak ücretsiz klinikte sırada beklemek...
...yahut acı çekmek anlamına geliyor.
Haksızlık ve dinimize aykırı bir durum olmasını geçtim...
...resmen ülkemize yakışmayan bir durum.
Ben bu ülkenin bir vatandaşıyım!
Nerede hani benim haklarım?
Bunu çözün işte Bay BelediyeBaşkanıOlmakİstiyorum.
Siktir.
Çok teşekkür ederim.
Hemen aktarıyorum.
Bu renk çok hoşuma gidiyor.
Baktıkça sanki insanı neşelendiriyormuş gibi geliyor, değil mi?
Öyle gerçekten de.
Bazı zamanlar kendini gerçekten mutsuz hissettiğinde...
...dış güzelliğine birazcık özenirsen ruhen de kendini daha iyi hissedebilirsin.
Annem dışarıda olanı içe almak derdi buna.
Jacksonlar'ın evi.
Debbie, Liam'ı bırakıp çıkman lazımdı oradan.
Okula neden gitmedin? Hasta falan mısın?
Pembe alarm.
- Monica mı geldi? - Hayır, hayır, hayır.
Sheila'ların evinde pembe alarm.
- Sonra anlatırım olur mu? - Peki, öyle olsun bakalım.
Ama başın büyük dertte bilesin.
- Pembe alarm da nedir? - Önemsiz bir şey.
Fiona'ya okula neden gitmediğimi açıklamaya çalışıyordum.
Aramızda öyle renklerle ifade ettiğimiz bir durum.
Olamaz! Saat kaç?
Benim yüzümden okulu mu asıyorsun?
Gitmek de istemiyordum zaten.
Derslerde herkes benden kopya çekmek istiyor...
...ama öğle aralarında kimse yanıma oturmaya dahi tenezzül etmiyor.
İnsanlar çok kaba. Orta okul çok saçma. Kaba kızlar iğrenç.
Benim kızım da o kaba kızlardan biri.
Nasıl oldu hiç bilmiyorum.
- Suçu kendinde arama. - Annesiyim ama...
Dediğin şekilde annelerimize çekseydik...
...benim naneyi yemiş olmam lazımdı, haksız mıyım?
- Komik olan ne? - Nasıl desem...
Hatun senin adına okullara başvuru falan yapmış.
Vay canına, içinde çakıp duran sikimin...
...ilgini bu denli kendinde tutuyor oluşu ne de güzel.
Benim için çok güzel oluyor yani...
Kusura bakma, ben... Bir anlam veremiyorum.
- Neden terk etmiyorsun ki? - Az konuşalım, çok çakışalım.
- Mickey cidden evleniyor mu? - Evet, birkaç hafta içinde falan sanırım.
Vay arkadaş! Kiminle? Birisiyle görüştüğünü bile bilmiyordum.
Bence kızı siktiği kadar görmemiştir.
- Neden evleniyor öyleyse? - Kız hamile kalmış.
Ne olmuş yani? Çok anlamsız.
- Baban falan mı zorluyor? - Bilmiyorum.
Niye bu kadar taktın ki?
Sakın bana sırt çevirme!
Bu ülkenin bir vatandaşıyım ben!
Ev arkadaşım bu şehir için çalışıyor.
Sırf evli değiliz diye, ki ekleyeyim hukuken böyle bir özgürlüğümüz de yok...
...sağlık sigortasından faydalanamıyorum.
Bu da otomatik olarak ücretsiz klinikte sırada beklemek...
...yahut acı çekmek anlamına geliyor.
Haksızlık ve dinimize aykırı bir durum olmasını geçtim...
- Hasiktir. - ...resmen ülkemize yakışmayan bir durum.
- Frank? - Tanıyor musun onu?
Hani benim haklarım?
Tanıyorum diyebiliriz. Babam olur.
Ben... Vay canına... Ne konuşmaydı ama...
Baban... Özür dilerim. Çok özür dilerim.
Tanrım, keşke zamanı geri çevirebilsem.
Zamanı geri çevirmek mi? Niye ki?
Birkaç ofis kaltağı seni *** izleyip...
...özel telefon görüşmeleri yaptığın için ispiyonlamış olabilir.
Birkaç ofis kaltağı derken kendimden bahsediyordum.
*** izlemek mi?
Hasiktir ya!
Fiona, selam.
Bay Pratt seninle konuşmak istiyor.
- Dur tahmin edeyim. Patron kendisi değil mi? - Hayır, hayır.
Patronun kuzenlerinden biri.
Yani tam olarak patron sayılmaz ama müdür diyebiliriz sanırım, evet.
Gerçekten çok özür dilerim.
- Girin. - Selam. Fiona Gallagher.
Geçici personel.
Tabii ya Fiona, evet.
Şöyle geç, otur lütfen.
Geçebilirsin, kusuruma bakma.
Kullandığın dille ilgili şikayetler geldi...
...ayrıca iş saatinde özel görüşmeler de yapmışsın.
Beş çocuğum var.
Yani kardeşlerim aslında ama onlara ben bakıyorum.
Biri bugün okula gitmemiş.
Özel aramalar için özür dilerim ama sadece birkaç dakikalığına konuştum.
İsterseniz seve seve erken gelip geç çıkabilirim.
Hayır, hayır. Böyle bir şeye hiç gerek yok.
Bir de sanırım resimler varmış...
Evet, bilgisayarımdakileri diyorsunuz sanırım?
*** izlemiyordum.
Birkaç *** resmi vardı ama sünnetle ilgili bir siteydi.
Arkadaşım bebek sahibi olmaya çalışıyor da.
Ben de bebeği sünnet ettirmeleri gerektiğini...
...ki böylece kızların ağızlarıyla şey yapmaya daha hevesli olacaklarını falan...
Bebeğe değil tabii.
Yani büyüyünce falan.
Hay sikeyim.
Kovuldum mu?
Hayır, sen... Üzgünüm.
Sükûnetim herhangi bir şekilde kınama niyeti içermemekle birlikte...
...sohbet konumuza bana dava açmana mahal vermeyecek...
...bir şekilde dahil olmaya çalışıyordum.
Zira sünnet konusunda...
...kadınların da istekli olduğunu öğrenmek...
...açıkçası beni biraz...
Devamını getiremeyeceğim sanırım.
Cidden sussam iyi olacak.
Zaten yeterince konuştum.
Çok üzgünüm. Lütfen bana dava açmayın.
Ben de üzgünüm. Lütfen beni kovmayın.
Anlaştık. Ama bak bu konuda insiyatif kullanıyorum.
Masa başında kesinlikle çıplak vücut parçaları istemiyorum.
Sıçayım. Affedersin.
Ve kilisedeymiş edasıyla ağzından çıkanlara dikkat et.
- Tamamdır. - Ve ayrıca...
...harika bir iş çıkarıyorsun.
Nasıl?
Satış bölümünden telefon geldi.
Duyduğuma göre bizi bıraktığını düşündüğümüz büyük müşterilerden birini ikna etmişsin.
Teslimat görevlisiyle ilgili bir sıkıntısı varmış sanırım?
Evet, doğru vardı.
Neyse, iyi iş çıkarıyorsun. Böyle devam et.
Bir de mümkünse dışarı sırıtarak çıkma lütfen.
Sert patron itibarımı korumama yardım etmiş olursun.
Sert biri misin yani?
Hayır.
Ama öyle olmayı çok istiyorum.
- Bu ne? - Maaş günü.
Harika!
218 dolar var burada.
Saati 10 dolardan 40 saat çalıştım ben.
400 dolar vermeniz gerekiyor.
Evet, vergiler hariç.
Bir de sevgiline verdiğin beleş kahveler hariç tabii.
Neyime? Hayır, sevgilim değil... Onu tanımıyorum bile.
Sen gelince o da burada. Sen gittiğinde o da gidiyor.
Ayrıca beleş kahve veriyorsun.
Görmediğimi mi sandın? Hepsini görüyorum.
Phillip?
Scott Walker, MIT'nin gönüllü mezun temsilcilerinden biriyim.
Üç buçukta randevumuz vardı ama saate dörde geliyor.
Evet, bak buraya kadar getirip beklettiğim için üzgünüm ama ilgilenmiyorum.
MIT ilgini çekmiyor mu yani?
- Hayır. - Çok yazık.
4.6 ortalaması olduğu hâlde başvuru formunu bariz eser hırsızlığı yaparak...
...hazırlayan gençle konuşmayı çok istiyordum.
Hop hop bir saniye. Eser hırsızlığı falan yapmadım ben.
Nelson Mandela'dan alıntı yapmış ya. Tanrım.
Yapmış derken?
Kız arkadaşım hazırlamış bunu.
Muhtemelen "güzel demeçler" diye Google'dan aratıp kendince en güzelini kopyalamıştır.
"Bir hayalim var." diye başlamadığına şükretmek lazım.
Peki bu görüşmeyi cidden yapmak istemiyor musun?
- Nasılsa geldim artık. - Yok sağ ol.
- Boston'ı zaten sevmem, Red Sox'tan da bir cacık olmaz. - Pekâlâ.
Kabul edilmen de pek olası değil zaten.
Bu neydi şimdi, ters psikoloji mi?
Dur tahmin edeyim, psikolojide yan dal yaptın...
...iş görüşmelerinde sana üstünlük sağlayacağını falan düşünmüşsündür.
4.6 ortalaman olsa da aynı zamanda okulu astığın için...
...son sınıfta üç dönem okuman gerekiyor.
Ayrıca tam burs elde etmek istiyorsan, ki istediğini sanıyorum...
...oldukça çekişmeli bir ortamdan çıkman gerekiyor.
Vay anasını ya hazır başlamışken bir de "senden bir sikim olmaz" de de tam olsun.
Bu noktadan sonra çok ciddi bir çekişme var sadece.
Bu noktadan sonraymış. Nerede şu amına koduğumun kalemi.
Frank.
Frank. Frank, neden?
Neden yaptın? Neden?
Mesai arkadaşlarım o kadar üzerime geldi ki hasta numarası yapmak zorunda kaldım.
Sonra da annem aradı.
O kadar kötü olmuş ki neredeyse kalp krizi geçiriyordu.
Daha geçen sene onu *** olmadığıma zar zor ikna ettim.
Onu ikna etmek yıllarımı aldı Frank.
Niye böyle bir şey yaptın?
Niye Frank? Niye?
Sen ne diyorsun amına koyayım?
Tüm dünyaya *** olduğumuzu söyledin!
Twitter bununla çalkalanıyor.
Facebook'ta herkes bunu konuşuyor.
Öğle haberlerine bile çıktı.
Ne?
*** olmanla nam saldın Frank.
*** misin? Cidden öyle misin?
Hangi vaziyette ne olmam gerekiyorsa o oluyorum.
Tanrım, yaz bunu da.
Anne.
Evet anne. Konuşuyorum onunla.
Hayır, anne. Yapmıyorum anne...
Anne. Anne. Anne.
Kanka benim araba değil mi bu ya? O lan.
- İçinde bebek koltuğu var ama. - Banane lan.
Şuradaki çentiğe baksana oğlum.
Şu Jaeger'a fazla abandığımız gece elmas gibi çizmiştim hatırladın mı?
Anahtarlar hâlâ bendeydi kanka.
Çalınan arabamı buldum lan.
Neyi bekliyorsun o zaman, arasana polisi.
Yerinizde olsam aramazdım. Affedersiniz.
Geçerken kulak misafiri oldum da.
Ben olsam eve götürürdüm.
Polis alınca bir seneliğine kanıt olarak el koyuyor.
- Haklısın. - Evet.
Herif haklı lan, hem sigorta da karşılamıştı...
...resmen sokakta beleş araba bulduk oğlum.
O herif niye arabanı kullanıyor?
- Çünkü çalıntı. - Nasıl, çalmasına izin mi verdin?
Hayır, Beto. Arabayı ben çalmıştım...
...hayatın toz pembe olduğu zamanlardı hatırlarsan.
Onun için de ceza mı vereceksin?
Bir parmağımı daha kır istersen?
Ya da ayak parmağımı?
Belki de kulak memelerimi kesersin?
Gözüme çatal da batırabilirsin?
Haberlere çıkmışsın Frank.
- Geldiğin iyi oldu. - Evet, evet.
Ne derseniz deyin banane. İçkimi ver sen amına koyayım.
İçki verme sakın Kate. AIDS'ini bize bulaştırmasın. - Sikeyim seni Tommy.
- Canın istesin! - Cidden ibne mi oldun şimdi Frank?
İbnelik dediğin nedir Kermit? İbnelik düşüncede biter.
Bir ruh halidir.
İbnelik bir herifin götünü iki yana ayırıp sikini maktap olarak kullanmaya deniyor.
O tanıma bakarsak o zaman ibne değilim, hayır.
O zaman ne demeye haberlere çıkıp onların haklarını savunuyorsun?
Sigortamı karşılatmaya çalışıyordum.
Baksana Frank, üç ibneyi bir bar taburesine nasıl oturturuz biliyor musun?
Tabureyi ters çevirirsin!
Kate, bu homofobik söylemler arasında sıyrılıp...
...bana bir özür mahiyetinde viski sunmanı istiyorum.
Senden korkarsalar homofobi olur.
Ama korkudan ziyade senden sadece hoşlanmıyorlar.
Hadi ama, bana içecek bir şeyler ver...
- Veresiye hesabını doldurdun Frank. - Hey.
Tatile giden bir ibne diğerine ne demiş?
"Götünü toplamana yardım edeyim mi?"
Kermit o kadar boş beleş bir espiri yaptın ki şu an bana içki ısmarlamalısın.
Peki buzdolabıyla ibne arasında ne fark var?
Malı çıkarınca buzdolabı zortlamıyor!
Yeter ama.
Bu saçma deneme sorunuz benden 250 kelimeyle...
...hayatta yaşadığım en büyük zorluğun ne olduğunu yazmamı istiyor.
Açıkçası aralarından seçim yapmak zor.
Bana kalırsa ayyaş babamla, evden kaçan annemi duymayı isterdiniz...
Hepsini size yuttururdum sonuçta.
Ama karşılaştığım en büyük zorluklar bunlar değil.
Liyakata dayandırılmış bir eğitim sistemi...
MIT'te ne okumak isterdin?
Tabii önce beni...
...sonra da Red Sox'a yakın olma duvarını aşabilirsen?
Robot teknolojileri.
Ama o doldurma öğrenci saçmalıklarıyla değil.
Asistanlardan 200 kişilik sınıfta ders dinlemek de değil.
Her bokun önüme serilmesini istiyorum.
Her bokun mu?
Aynen, alet edevatların işte. Oyuncakların...
...izbe lisemde ulaşamadığım her bokun.
Niçin?
Çünkü ben hayatımın belli bir noktasında C-3PO ile takılmak istiyorum.
Ama böyle giderse istediğimi nah elde ederim.
Anlayamadım.
Derslere katılmak istemiyorsun...
...sadece laboratuvarda oyun mu oynayacaksın?
Kendim için düşünmek yerine algoritma modifiye etmeyi...
...öğretmeye çalışan bir derse girmek istemiyorum.
Ve sonra?
17. yy'da dokuma tezgahlarında uğraşan insanlar...
...buharlı makinelerin geldiğini göremedi.
Tek bir icat. Sonra da endüstri devrimi.
Tıpkı Britannica Ansiklopedisi'nin Vikipedia'nın geldiğini görememesi gibi.
Harika şeyler ufak ufak adımlar atarak hayat bulmadı.
Tamamen farklı düşünen biri ortaya çıktığında gerçekleştiler.
Ama siz dahiler de oturmuş...
Algoritmaları modifiye etmekle uğraşıyorsunuz.
C-3PO demek?
Epey fiyakalı biri.
6 milyondan fazla iletişim dilini akıcı bir şekilde biliyor.
Sökül paraları.
Bu ne amına, bu ne amına koyayım?!
Sökül paraları dedim.
Oyuncak silah mı aldın bir de?
Hassiktir!
Amına koyayım!
Siktir ulan!
Siktirin lan!
Atla. İçiyoruz.
Siktir ya! Amına koyayım!
Selam ibne.
İbne değilim ben.
Ayrıca bu sözlerin için sana dava açabilirim.
Sakin ol Nellie. Aynı taraftayız.
Gelsene içeri, içecek bir şeyler ısmarlayalım.
Hadi ama. Yemem seni korkma...
...tabii sen aksini istemedikçe.
- Nesi var bunun? - Hiçbir fikrim yok.
Bütün gün böyle tuhaftı.
Nelson Mandela'dan alıntı mı yaptın?
Kim?
MIT başvuru yazısı.
Kendim mi yazsaydım bir de?
Hayır. Bana sormadan üniversitelere...
...başvuru yapmamalıydın bence.
Sana sordum ama.
Kaç kere başvuruları teslim etmeni istedim...
- ...ama beni umursamadın. - Bir nedeni vardı.
Ne nedeni? Aptal olduğun için falan mı?
Bu bok çukuru mahallede hayatın boyunca sürtmek istediğin için mi?
O başvuru ücretlerini karşılayabilmek için neler çaldığımı...
...ya da sattığımı biliyor musun sen?
Götümü yırttım desem yeridir ve hepsini de senin için yaptım.
O yüzden biraz daha nazik olmayı deneyebilirsin.
Hatta bir sağ ol bile diyebilirdin.
Sağ ol.
Sağ ol. Sağ ol.
Sağ ol. Sağ ol. Sağ ol.
Sizi satış bölümüne bağlayayım mı?
Çok teşekkür ederim.
Gününüz Dünya Çapında geçsin efendim.
Selam Fiona. İyi misin?
Ne? Doğru evet.
İyiyim iyiyim.
Tanısan aslında Mike'ın kötü biri olmadığını görürdün.
Maria hastanede enfeksiyon kapmış.
Birkaç hafta daha ortalarda olmayacak.
Ben de müsaitsen devam etmeni isteyecektim.
Her gün yeni birini eğitmekten daha kolay olur.
Harika olur.
Tek sorun Büyük Bay Pratt...
...bizim deyişimizle Matt Amca biraz muhafazakardır.
Birinci Baptist'te yardımcı papazdır kendisi.
Kıyafetinin önceki ofiste sorun olmadığından eminim ama...
Sıçtım, harbi mi? Hay amına.
Hassiktir. Çok üzgünüm.
Önemli değil. Düğmelerini biraz kapatırsan hiçbir sorun kalmayacaktır.
Babana büyük bir hayranı olduğumu ilet lütfen.
- Gerçekler böyle, anlıyor musun? - Ne gerçeği?
Fiona'ya yararının dokunmadığı.
Sen nereden biliyorsun ki?
Bu hayata uygun olmadığını biliyorum.
Zengin çocuğusun. Gümüş kaşıkla dünyaya geldin, yanlış mı?
Utanılacak bir şey değil bu.
Ben de Favela'dan geldim. Tamam mı?
Ve gümüş kaşığıma şimdi kavuştum. Bu yoldan gitmesi kolay.
Ama diğer türlüsü?
O yol sadece ıstıraptan ibaret.
Acı. Keder. Istırap.
Şimdi bırakıp gitmek en doğrusu olur. Fiona ve çocuklar...
...sana daha fazla... Ne diyorsunuz ona?
- Bağlanmadan. - Bağlanmak evet.
Ya da Fiona'yla bebek yapmadan önce.
Çünkü bebekten sonra...
...hayat boyu acı, keder ve ıstırap olacak demektir.
Erkeklere düşünmek için yer vermek gerek.
Yürü git, düşün.
Bu sefer seni takip etmeyeceğim.
Sağ ol dostum.
Bak ama herhangi bir yasayı çiğnersen...
...iki elini de koparırım tamam mı?
Anladım evet.
Başvuruların hepsinde Mandela'nın konuşmasını mı kullandın?
Hayır, biraz karıştırdım.
Birkaç ölü başbakanla Gendi diye bir herifin sözleri.
Gandhi mi?
Neden MIT'e gitmemi istiyorsun anlamıyorum.
Boston epey uzak biliyorsun.
Belki beni de yanında götürürsün demiştim ama...
Ama ne?
Hiç kimse bana senin kadar iyi davranmadı.
Bu mahalleden daha iyisini hak ediyorsun.
Tanıştığım herkesten çok daha iyisin.
Ve buradan kurtulmayı hak ediyorsun.
Beni yanında götürmesen bile...
...ki zaten öyle bir şey yapacağını hiç düşünmemiştim.
Doğru mu yani?
Evleniyor musun?
Kiminle peki? Angie Zahgo mu? Yoksa...
...senin için değersiz olduğumu düşündürmek adına siktiğin...
...başka bir kevaşe mi?
N'apıyorsun amına koyayım?
Konuşmayı da biliyormuş!
Bu kadar mı yani? Bitti mi?
Baban ebemize atlıyor...
...ve sense bir kelime bile etmeden evlenip gidecek misin?
Yok mu hiçbir şey?
Siktir ol git başımdan.
İbne mi pataklamak istiyorsun?
Erkek gibi mi hissettirecek bu?
Hadi madem, durma! Yapsana!
Sikeyim.
Beni seviyorsun ve geysin.
İtiraf et hadi, bir seferlik.
İtiraf et amına koyayım!
Daha iyi misin şimdi?
Erkek gibi hissediyor musun?
Daha iyi hissediyorum.
Tam da karşılaşmayı istediğim erkek.
Seninle daha fazla görüşemem.
Artık Mandy'le beraberim.
Üzgünüm ama...
...seninle tekrardan hiç başlamamalıydım.
Ciddi olamazsın.
Benim için iyi olan o, sen değilsin.
Ve ayrıca...
...hayır, hepsi bu kadar.
Peki ya oğlanlar?
Ne olmuş onlara?
- Hoşlandığın biri yok mu? - Beni sevenleri değil.
Fiona gibi güzel değilim ben.
Dişlerim berbat ve göğsüm de tahta gibi.
Bunun için özel sütyenler var ama biliyorsun.
- Selam. - Selam Karen.
Yiyecek bir şey yok mu?
Anne?
Tanrım. Ne haliniz varsa görün!
Onunla konuşmamanı gerektirecek ne yaptı ki?
Wong'lara mektup yazıp Hymie'yi götürmelerini söylemiş.
Onlara deli olduğumu ve...
...Obsesif Kompulsif Bozukluğum olduğunu...
...ve bebeğe zararım dokunacağını söylemiş.
Gerçekten de Obsesif Kompulsif Bozukluğum var evet...
...ama tedavi olmak için çok uğraşıyorum.
Ve ilaçlarım da epey işe yarıyor.
Ve biraz tırlak olduğum bir gerçek...
...ama bebeğe bir zararım dokunmaz asla.
Bu kısmı doğru değil işte.
Sheila?
Efendim tatlım?
Deli olanı da bebeğe zararlı olanı da gördüm.
Ama sen ikisi de değilsin.
Müthiş iyisin.
Bir sürü hata yaptım ama.
O zaman özür dilersin.
Çünkü Monica gelip özür dilese...
...ve bizi bırakmasa, onu affederdim.
Yaptığı her şeye rağmen affederdim...
...çünkü o benim annem.
Annenin...
...gitmesine inan çok üzüldüm.
Ama bu senin suçun değil, biliyorsun değil mi?
Biliyorsun değil mi? Senin suçun değil.
- Kimsin? - Selam Mandy.
Benim, Karen Jackson. Lip'in yerine başvuru...
...yaptığın için arayıp bir teşekkür edeyim dedim.
- Ne? - Annem bu aralar çok mallaştı...
...yeni bir yere gitmek iyi gelecek şimdi.
Hem tek yapmam gereken kondoma bir delik açmak...
...sonra da hayatı boyunca her istediğimi yapacak.
Yani geçen sefer nasıl olduğunu ikimiz de gördük.
Sikeyim seni.
Üçümüz birden mi diyorsun?
Evet aslında bana uyar.
Bir dahakine Lip'e sormamı ister misin?
Evet!
İşte bu!
Tanrım. Vay anasını.
Böyle sakso çekebiliyorsan...
...adem elması dediğin nedir ki?
Selam. Sakso çekmemi ister misin?
On dolara sana sakso çekebilirim...
Veya lolipop varsa da olur. Var mı lolipopun?
Cidden güzel sakso çekerim.
İstemediğine emin misin?
Sünnet derisinde ne kadar çok sinir ucu varmış biliyor musunuz?
Orada daha fazla sinir ucuna sahip olmak isteyen tek bir erkek olduğunu sanmıyorum.
Peki ya oğlumuz travesti olmak isterse?
Düzgün bir am yapabilmek için o deriye ihtiyaçları olacak.
Bunu sorman bile çok abes.
Hediye sepetlerini bırakanlar geydi Kevin.
Şu hediye sepetlerine bak bir.
Bu da ihtimal dahilinde yani.
Bunlar da ne öyle?
Frank dünyaya *** olduğunu açıkladı.
Ve *** cemaati de çikolata ve peynirle cevap verdi.
- Ayrıca iyi şarapla. - Vay be.
Debs, okula niye gitmedin?
Sheila bunalımdaydı. Hem de epey bunalımdaydı.
- Monica'nınki kadar bir bunalımdan bahsediyorum. - Pembe alarm, evet.
Bununla uğraşmak zorunda kaldığın için üzgünüm.
- Frank harbiden *** mi? - Hayır.
Carl, bu da bir tezgah. Daima ortada bir tezgah vardır.
Ama bu tezgahın tadı epey güzel.
Akşam yemeği mi şimdi bu?
- Jimmy nerede? - Bilmem.
Sence hâlâ peynir var mıdır diye iç geçiriyor mudur?
Küflü olanı denesene.
- Delikli olan çok hoş. - Hey, koy şunu yerine.
Yedikten sonra ağzını sil.
Kevin ne dedi?
Gir.
Selam tatlım. Merhaba.
Anne şu an seninle hiç uğraşacak halim yok.
Çocukluğunda tırlak davrandığım için özür dilerim.
İlaçlarımı rayına oturtmak bu kadar vakit aldığı için de özür dilerim.
Ve evden çıkmaya korkup okul gösterilerini...
...kaçırdığım için çok özür dilerim.
Ve...
...sen istemediğin halde kocanla beraber olduğum için...
...özür dilerim.
Bir annenin yapabileceği...
...en kötü şeylerden biriydi evet.
Sana daha iyi annelik yapmak için...
Daha iyi bir anne olabilirdim.
Umarım beni affedebilirsin Karen.
Umarım sil baştan başlayabiliriz çünkü ben...
Seni çok ama çok seviyorum.
Seni çok seviyorum.
Ben...
[Parka gel.]
Pekâlâ. Affedersin anne. Lip mesaj atmış.
Parkta buluşmak istiyor.
Lip'le yine görüşüyor musunuz?
Öyle umuyorum.
Peki.
Siktir git. Koduğumun kaltağı.
Christopher!
Christopher!
Git buradan Frank. Sarhoşsun.
Gruplara katılman lazım. Git buradan.
Christopher, neden ama?
Aramız ne de güzeldi.
Üzgünüm Frank.
Annem böyle olması gerek diyor.
Hayır, Chris. Bekle, dur, Chris!
Acil hekimliğini seviyorsun öyle mi?
Saatleri bok gibi ama evet, seviyorum.
Ve cerrahiden daha kısa sürüyor değil mi?
- Sayılır. - Ambulans yolda.
Ciddi kafa travması, iki dakikaya geliyor.
Pekâlâ.
- Parası nasıl peki? - Gayet iyi.
Ve insan hayatı kurtarmak da epey güzel.
Adrenalinden dolayı değil mi?
Ne ayaksın dostum?
Okula geri dönmeyi falan mı düşünüyorsun?
Aslında tıptan nefret ettiğimi sanıyordum da Michigan Üniversitesi gözüme hoş göründü.
Beyaz kadınn, vur kaç kurbanı.
Kafatası çatlamış ve nabız gidip geliyor.
Yolda iki ünite serum verildi.
Selam. Epey parlaksın.
Bay Gallagher, kalkmaya hazır olduğunuzda...
...yemek ısmarlayıp sizinle konuşmak istiyoruz.
Kime çarptın?
Okuldan bir kıza.
Izgaranın arkasındaki saçları unutma.
Ön cam için de Manny'i ara.
Sabıka kaydına baktık Frank.
Ayyaşın tekisin, dışlanmışsın.
Yanımızda olmasını isteyeceğimiz tip değilsin.
Ama sen sevgili dostum, *** hakları tarihinin...
...en kayda değer anında bir anda ortaya çıktın.
Hepmizin bildiği üzere ikinci sınıf vatandaş falan değiliz...
...fakat buna ikna edilmesi gereken sürüsüyle insan var hâlâ.
Ve sen de bulmacamızın kayıp parçasısın.
İşçi sınıfı, mavi yakalı, İrlandalı katoliksin.
Düşüncelerini değiştirmemiz gereken insanların kulağı sende.
Ayrıca sıfatına köpek sıçmış gibisin ve yatacak yerin yok...
...fakat bizimle çalışmayı kabul edersen bunları halledebiliriz.
Şimdi dikkatimi çektiniz Bay...
Paige. Abraham Paige.
Seni temizleriz. Kalacak yer sağlarız.
Eğitiriz.
Sade Vatandaş Joe'yu duydun mu hiç?
Duymak mı? Bir numaralı kahramanım o benim.
İşte sen de Joe'nun *** versiyonusun.
- Sade Vatandaş Frank mi? - Hayır.
Baba Frank.
Oğul Frank. Komşu Frank.
*** hakları hareketinin yüzü olan Frank.
Vay canına!
Ver hadi.
Ver bana. İşte böyle, evet.
Al bakalım seni adi topal.
Dön arkanı. Anneciğin seni kontrol edecek.
İşte böyle.
Aynen böyle.
Elime sıçma gebertirim, duydun mu?
Evet! İşte böyle!
Evet.
Çeviri: eray.gns & lvnt.gns